27 Aralık 2013

Zülfü Livaneli - Kardeşimin Hikayesi

Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir. 


     2013'ün iz bırakan eserlerinden biri benim için. Serenad'dan sonra okuyucuların biraz hayal kırıklığı yaşadığını farkettiğim, lakin benim tadı damakta kaldı dediğim türden ve tavsiye edilesi bir kitap. Hiç sıkılmadan, hatta ikinci yarısını meraktan çatlayarak heyecandan ölecek gibi okudum. Hiç beklemediğim, tahmin etmediğim ve etkisini üzerimden zor attığım bir finaldi. Bu güzel eseri  bana ve kitaplığıma kattığı için abime minnettarım. Şiddetle tavsiye ediyorum. Kitabın tanıtımı şöyle;


  ''Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikaye, daha doğrusu hikaye içinde hikaye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalının kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir. 

Kardeşimin Hikayesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. 

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.''

Hiç yorum yok: