09 Nisan 2016

Motto candır !

  Son yazımın üzerinden ne çok zaman geçmiş. Ne yalan söyliyim hiç içimden gelmedi yazmak. Hatta genel olarak yaşamak içimden gelmedi desem yalan olmaz. Korkmayın bu bi intihar mektubu değil. Ama intihara meylim yokta sanılmasın. Bende pek çoğumuz gibi aheste aheste, içine sindire sindire, her anından biraz daha fazla acı çekerek, yaşayarak intihar ediyorum. Nefes alıp veriyorum. Yaşamıyorum, yaşlanıyorum. Çünkü ben sıradan bir insanım, acizim. Yapabileceklerim sınırlı. Etrafta olup bitenleri bir sinema seyircisi gibi izliyorum. Bir tek elimde mısırım eksik. Film nasıl derseniz, görüp görebileceğim en kötü senaryo! Ortalık kötü kaynıyor, her yer kan seli. Üstelik ortada ne bir kahraman var, nede kurtarıcı. Hani iyiler hep kazanırdı? He o masal mıydı? E bu fim! Oldu o zaman.. İnsanlıktan çıkılması normal. Zira ben günde birkaç kez insanlıktan çıkıyorum. Her gün bin çeşit kepazelik haberi okuyup, izleyip, kafamı çevirip her ne yapıyorsam onu yapmaya devam ediyorum. İnsanların nasıl hiç uğruna öldüklerini izlerken; ekmeğimi yemeğimin suyuna banmaya devam ediyorum. Utanmazlar, yüzü kızarmayanlar, her şeye verilen cevaplar, uydurulan kılıflar, hep haklılar, anlamsız savunmalar, basiretsiz iyiler, ustalaşan kötüler artık bana normal geliyor. Yemeğim bitiyor, sıradaki kepazeliği koltuğumda kahvemi yudumlarken izliyorum. Bana mısın demiyorum. Artık etkilenemediğim için insan olmanın gereğini yerine getiremiyorum gibi geliyor. Kısa kısa anlarla insanlıktan çıkıp çıkıp geri giriyorum. Tüm bunları yaparken durumu normalleştirmeye çalışan beynimle, bir bardak su bile içecek şevk bulamayan alt beynim savaş halinde. Uyurken bile dinlenemiyorum, çünkü vicdanım içtiğim kahvenin bile hesabını soruyor gece. Çünkü ben artık insanlıktan çıktım deyip kurtulamam. Bir şey yapmalıyım, elimden bir şey gelmeli. Hiçbir şey yapamıyorsam yazmalıyım. Vicdanımı susturamasam bile nefes almak için bir amaç uydurmuş olmalıyım. Çünkü yazmak şifadır. Çünkü bilinçaltım bağırıyor. Derinlerden de olsa bir ses var her şeyin güzel olacağına dair şarkılar söyleyen. En azından daha iyi olacağına.. Bu kan revan bitecek biliyorum. Ve her ne kadar milliyetçi ruhumdan eser kalmadığını, fırsatını bulduğum anda başka ülkelere, en uzaklara kaçmam gerektiğini düşünsemde, milyon dolarlarım dahi olsa hiçbir yere gitmeyeceğimide biliyorum içten içe. Ülkemi seviyorum. Bu ülkede yaşamaya çalışmayı, yaşayabilmeyi seviyorum. Papağanı kaybolunca Müge Anlı'ya başvuran ablamı, o papağanı bulabilen Müge Anlı'mı, hafta sonunu eşiyle geçirmek istemeyip B diyen teyzemi, bütün mal varlığını bir telefonla konteynere bırakan profumu, hepsini bi ayrı seviyorum. En sevdiğim ölüler bile bu ülkede gömülü.. Bekleyip seyretmek yok, bişey yapmak var artık. Yazmak var en kötü. Ne anlattığına bakmadan akına geleni yazıp rahatlamak. Ne kimsenin okuması umurumda, ne imla kuralları. Şu caps lock kadar konsantremi bozan bişeyde yok hayatta. Sanki hürriyetemi yazıyorum yahu! Ayrı yazılmamış deyide seviyorum artık. Benim zehrim aktımı ona bakarım bundan kelli. Yeni hayat mottom; içimde kalıp dert olacağına, söyliyim mert olsun! Kazara okuyan olursada selam olsun. öperim.